16 Mayıs 2011 Pazartesi

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ

                                                            ÇUKUROVA HALAYI





Bugün bazı danslarımız hakkında pek çok bilgiye sahip olduğumuz halde
bazı bölge oyunlarımızın ancak adlarını saptayabilmiş durumdayız.
Çukurovanın dansları hakkında da bazı bilgiler toplanabilmiş,
fakat bir kısım dansların da ancak adları saptanabilmiştir. Bununla
birlikte elimizdeki bilgilerden yararlanarak bölge dansları hakkında
ilke niteliğinde birkaç görüş ortaya koyabiliriz :

1- Bu bölgede başta Türkmenlerin oyunları olmak üzere toplu
danslar kız-erkek bir arada yürütülmektedir.
2- Toplu olarak oynanan bu yöredeki oyunların dizi biçiminde ve
tutunarak oynanılanlarına
a) Depki ya Halay
Halka biçiminde fakat tutunmadan oynanılanlarına da
b) Mengi adı vererek onları iki ana grupta ele alabiliriz.
3- Bölgedeki tutunarak oynanan toplu dizi oyunların
sürdürülmesine Halay çekmek dendiği gibi Depük yada depik depmek
de diyebiliyoruz. Bu yönüyle bölge halk oyunları bakımından
Çukurova, Halaylar bölgesine dahil edilmektedir. Bununla birlikte
Çukurova Halaylar yöresi içinde Mengiler bölgesi olarak da ele
alınabilir. Çünkü kasaba ve kentlerde hora biçiminde oynanan oyun
lara Halay ya da Depki, özellikle Toros yörükleri arasında daire ya
da halka biçiminde tutunmadan yürütülen toplu oyunlara da Mengi
denmektedir. Mengilerin karşılıklı iki sıra halinde oynandığı da sap
tanmıştır. 






                                                    

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ

                                                                 DOĞU HALAY





Anadolu’da 3-12 kişi tarafından oynanan halk oyunu. Halaylar bölge halkının özelliğine, eşlik eden çalgılara, halayın çıkış sebebine, oynanış şekline ve ezgilere göre değişik isim alır.

Halay daha çok davul, zurna eşliğinde bâzı yörelerde ise davul, zurna olmadan, oyuncuların söylediği ezgilerle de oynanır. Ege bölgesindeki halaylar saz ve diğer çalgı âletleriyle çekilir. Bâzı halaylar da def, darbuka ve klarnet eşliğinde oynanır.

Sâdece erkekler veya yalnız kadınlar tarafından oynanan halaylar olduğu gibi, kadın erkek karışık oynananlar da vardır.

Halay oynayanlar bölgenin özelliğine göre mahallî kıyâfetler giyerler. Genellikle erkekler poşu, yazma, işlik, şal, kuşak, çepken, gömlek, şalvar yemeni veya çarık; kadınlar ise, yazma, fes, başörtü, üç etek, şalvar, kuşak, çarık veya yemeni giyerler.

Halaylar bir, iki ve üç bölümlü olabilir. Çoğunda sona doğru hızı arttırılır. Halayı idâre eden başta bulunan halay başıdır. Buna “baş çeken” ve “sıra başı” gibi isimler verilir. Bunun en büyük yardımcısı sondaki oyuncudur. İkisi de ellerinde değişik şekillerde salladıkları mendillerle oyunun ritmine yön verirler. Diğer oyuncular, birbirlerinin küçük parmaklarından tutup, kol kola girerek veya kollarını birbirlerinin omuzlarına atarak oynarlar.

Bitlis’in çarşıda atlas, nâre, kevenki; Adana’nın, acem, avşar; Ağrı’nın basso; Bingöl’ün koçeri; Van’ın tümer ağası; Karadeniz bölgesi halayları ile Silifke’nin yoğurdu memleketimizin en çok oynanan halaylardır. Elazığ’ın da çayda çırası meşhurdur.



                                                                              BAR




Bazı doğu illerimizde toplu oyun çeşitlerinin genel adı Bar'dır.

Ağrı'dan Diyadin ilçesinin bütün köylerinde Bar, davul, zurna refakatinde yürütülen 15-20 kişilik kadınlı erkekli karma oyundur. Delikanlı ve kızlar hayat arkadaşlarını çoğu zaman bu oyunlarda seçerler.

Bingöl'den Kiğı ilçesinin Azakpert köyünde Bar veya Horan adlarıyla yapılan beş kişilik toplu bir oyun vardır, erkeklere mahsustur. Kuzeydoğudan alınmalığı adlarından bellidir; kimi Bar kimi Horan diyorlar. Aynı ilçenin Çerme köyünde görülen şu çeşitler de kuzeyden gelme olabilirler: Koçeri, Aşırma, Üç Ayak, Timur Ağa, Diz Kırma, Kip ve Bulanık. Cümlesi davul zurna, yahut saz ve tef ile 3-17 kişi kadınlı erkekli karma halde oynanırlar.

Muş'un Bulanık ilçesinde Bar 10-15 veya 20 kişilik davul zurnalı sıra oyunudur. Kadınlar erkeklerden ayrı oynarlar. Varto ilçesinde de vardır. Bir kadın, bir erkek sıralanıp 10-20 kişiyle davul zurnaya uyarak yürütürler. Aynı ilçede bir de Berite (Birite) oyunu vardır.

Kars'ın Göle ilçesinde yerin genişliğine göre 8,10 veya 15 kişi tarafından yürütülen Bar'da kadınlı erkekli karma dizi tutulur ve davul zurna ile yapılır. Sarıkamış ilçesinde de Bar, davul zurna ve türküleriyle karma olarak yürütülür. Nispeten sade figürlü çeşitleri olduğu için seçkin oyuncu aranılmayıp herkes halkaya katılabilir.



  Erzurum'un Oltu ilçesinden Oltu köyünde yalnız erkeklerce Bar tutulur ve davul zurnayla oynanır. Aynı köyde Şeyh Şamil oyunu da vardır. Davul zurna veya mey eşliğiyle yürütülür, tek erkek oyunudur.
  Köroğlu barı, Köroğlu da denir, D. Anadolu bölgesinde, özellikle Erzurum ve çevresinde erkekler tarafından oynanan bar türü bir halk oyunu. Oyun, sırtlarını birbirlerine dönerek sıra oluşturan oyuncuların bir tur attıktan sonra iki oyuncuyu ortada bırakarak çekilmeleriyle başlar.
İki bölümden oluşur, ilk bölümde iki oyuncu arasında kovalama ve kaçma figürlerine dayanan ritmik bir dövüş yapılır. Oyuncuların ellerinde birer kılıç vardır, ikinci bö-lümdeyse karşılıklı saldırı ve ataklar yapılır, bir ara diz üstü çökülerek bıçak gösterisi sergilenir.
Oyunun sonunda kılıçlar sol omza dayanır ve el ele tutuşularak oynanır. Bu oyunun iki savaşçının kollarını kalkan yaparak savaşmalarını ya da iki delikanlının aynı kız için birbirleriyle dövüşmelerini temsil ettiği öne sürülür

Kağızman (Kars) dolayında, davul zurna yahut saz veya (yarım asırdır) armonik, kırnata (klarnet) eşliğiyle, yer genişliğine göre 10 ilâ 20 kişi tarafından yürütülen sıra oyunu çeşitlerinin başta gelenidir: Ağır Bar, Alaca Bar, Hançer Barı, Hoşbilezik, Tanzara ve Temur Ağa. Bunlardan yalnız Alaca Bar kadınlı erkekli oynanır. Orada ayrıca Şeyh Şamil ve Ondört oyunları kadın veya erkek tek kişi için olarak vardır. Çoruh ili Öğdem, kazasından meselâ merkez köyünde Ağır Bar tulum eşliğinde 6 ilâ 30 erkek tarafından yürütülmesine karşılık, Ersis köyünde 15-30 erkek tarafından davul zurnayla oynanır. Ardahan’da Bar denilmesine karşılık, köylerinde sıra oyununun adı Halaydır.



KAFKAS HALK DANSI

Kafkas Halk Dansları yüzyıllardır, Kafkasya insanının günlük yaşamında çok önemli bir yer tutmaktadır. Düğünlerde, bayramlarda, evdeki şenliklerde, konuk ağırlamada-uğurlamada, kış ve yaz gecelerinde, arkadaş toplantılarında dans, günlük yaşamın bir parçasıdır. Danslar oynanmış, unutulmuş; yerine yenisi gelmiş, anlamını, biçimini değiştirmiş ama Kafkasyalının yaşamındaki önemini bugün de yitirmemiştir. Birçok dansın etnografik geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Örneğin, çok tanrılı dönemlerde Kafkasya'da oynanan "TSOPPAY" dansı Ateş Tanrısı'nın ateşi etrafında af dilemek için dönen bir kurbanı canlandırırken, İslamiyet'in kabulünden sonra yine ateşin etrafında dönerek Gazavat'a çıkacak olanların sevdikleriyle vedalaşma dansı, günümüzde ise "WUIG" ya da "SİMD" adıyla halk arasında düğünlerin ilk açılış dansı olmuştur. Kafkas Halk Danslarında, Kafkasyalının bütün bir karakteri görülür. Kadına olan saygısını, kadınla birlikte oynadığında gösterdiği ciddi, gururlu ve dengeli hareketlerinde görebiliriz. Arkadaşları ile birlikte bulunduğunda da çevik, sert ve savaşçı kişiliğini, bir o kadar estetik davranışlarını ve cesaretini görebiliriz Kafkas dansı gruplarının, Kafkas danslarının yaşaması açısından İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa ve daha sonra Türkiye'de sarfettikleri çaba kayda değerdir.

Kuzey Kafkasya halk dansları Avrupa ve Türkiye'de nasıl yayıldı?

Aralarında Kafkas dans kültürünün önemli isimlerinden Musa Ramazan'ın da bulunduğu bir grubun, Kafkas danslarının yaşaması açısından İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da ve daha sonra Türkiye'de sarfettikleri çaba kayda değerdir. Musa Ramazan'ın "Bir Kafkas Göçmeninin Anıları" adlı kitabında anlattıkları hayli ilginç. Kitapta anlatılanlara göre, Sovyet halklarının folkloru 1930'lu yıllarda sahnelenmeye başlandı. Halk kültürlerinin parçası olan danslar, müzik, şarkılar, korolar ilkokullardan başlanarak Kültür Bakanlığı düzeyinde örgütlenen gösterilerle gündeme girdi. Kuzey Kafkas otonom cumhuriyet ve eyaletleri kendilerine özgü zengin folklor ve sanat programları oluşturdular. Tarihçi, ressam, müzisyen olan diplomalı ve yetenekli hocaların nezaretinde her birinde müzik, dans, şarkı icra eden birer devlet halk topluluğu oluşturuldu. Skeçleri yürütebilecek aktörler de yetiştirildi.

Kuzey Kafkasya Halk Danslari

Dünya kültür haritasinda büyük özgünlük sergileyen Kuzey Kafkasya'da halk danslari da gerek ritim, gerek müzik, gerek figür olarak farkli etnik gruplarin karakterlerini, geçmislerini, ve sosyal dinamiklerini yansitmasi açisindan ayrica incelenmesi gereken bir konudur.

Tarih boyunca bu daglardan gelip geçen halklar bu cografyada yasamanin geregi olan sürekli devinim ve aktiviteyi danslarina da tasimislardir. Kafkasya'da dans, hem duygularin, hem beseri iliskilerin ifadesi olarak gerek nesede, gerek hüzünde, gerek barista, gerek savasta Kafkas insaninin yasam karsisindaki durusunun önemli bir ifadesidir. Yasanilan sürgün ve soykirimlara ragmen bölge halkinin dipdiri bir sekilde varligini sürdürmesinin önemli dinamiklerinden birisi de danstir. Dünyanin her yanina dagitilmis sürgün nesiller hala yasadiklari her yerde ayni müzik esliginde ayni danslari yaparak kültürel kimliklerini yasatmaktadir. Bir Ürdünlü Çerkesin, bir Kosovali Çerkes ile, bir Türkiyeli ile birlikte dans edebilmesi ulusal kültürün tarih boyunca hiçbir sürgün halkin beceremedigi kadar korundugunu göstermesi açisindan enteresandir.

Yöresel danslarin incelenmesinde Kuzey Kafkasya bölgesel olarak özgün bir bütünlük, kendi içinde de çesitlilik sergiler. Kuzey Batidaki dans figürleri ile Orta Kafkasya, Dogu Kafkasya figürleri temelde ortak bir tavrin bölgesel nüanslarla sergilenisini gözler önüne serer. Tüm bölgede danslarin temel özelligi erkekte magrur, yilmaz bir erkeksiligin, kadinda zarif ve ince bir kadinsiligin gözlemlenmesindedir. Bunun yaninda ayni figürlerle yapilan toplu danslarin az olmasi dansta sinirsiz bir figür çesitliliginin ortaya çikmasini saglamistir.

Kafkas insaninin teskilatçi, bireyci ve bagimsiz yapisini danslarinda gözlemlemek mümkündür. Yasama sevinci kadar hüzün, ölüm ve felaketler de danslarda ifadesini bulur.
Sürgün öncesi kabileler arasinda farkli olan danslar sürgün cografyasinda tüm kabileler tarafindan benimsenmis ve sergilenir olmustur. Bununla birlikte hala her dansin çiktigi kabileyi tespit etmek mümkündür.


.

15 Mayıs 2011 Pazar

İÇ ANADOLU BÖLGESİ

                                                     KAŞIKLI ZEYBEK

        
 
Kaşıklı zeybek, Ağır zeybek olarak adlandırılan oyunlar dışında kalan Güney Marmara, İç Ege ve Batı Karadeniz taraflarında oynanan oyunlarına verilen genel isim. Böyle bir ad verilmesi nedeni, kaşık oyunları ile zeybek oyunlarının harmanlanmasıyla oluşmasıdır. Türk-Türkmen-Yörük kültürü ile yerli kültür birbirini özümsemiş ve böyle bir tür ortaya çıkmıştır. Özellikle Selçuklu'nun yayılma alanı veya Osmanlılar'ın ilk yayılma alanları bu bölgelere denk gelmektedir. Bu tür oyunlarda oyunlar ağır zeybek türünde olduğu gibi ağır ağdalı, yavaş ritmli olmaktan ziyade daha çeviktir. Bu tür oyunu oynayan etnik grup, Türklerdir.

 Kaşıklı zeybek yöreleri

Kaşıklı zeybek türü, 16 yöreye ayrılmaktadır.
  • Afyon Yöresi
  • Ankara Yöresi
  • Balıkesir Yöresi
  • Bartın Yöresi
  • Bilecik Yöresi
  • Bolu Yöresi
  • Bursa Yöresi
  • Çankırı Yöresi
  • Eskişehir Yöresi
  • Kastamonu Yöresi
  • Karabük Yöresi
  • Kütahya Yöresi
  • Sakarya Yöresi
  • Sinop Yöresi
  • Uşak Yöresi
  • Zonguldak Yöresi

                                                                BOZKIR HALAYI


Halay, Türkiye'nin Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu, İç Anadolu ve Çukurova bölgesinde oynanan halk oyunlarının genel ismidir. Bu bölgelerde oynanan halaylar arasında büyük farklılıklar vardır. O yüzden üçe ayrılır:
  • Çukurova (Güney) halayları: Adana ile Antep arasında oynanan halaylardır.
  • Doğu halayları: Antepin doğusunda kalan bölgeler genelde aynı karakteriste sahiptir.
  • Bozkır halayları: İç Anadolu bozkırlarında oynanan halay oyunlarıdır.
Halay, toplu halde yan yana dizilerek bir çember oluşturmak suretiyle oynanır. Dansçılar, küçük parmaklarıyla birbirlerine tutunurlar. Grubun en başında bulunan lider, açıkta olan eliyle mendil sallar. Dans yavaş adımlarla başlar, bir süre sonra hızlanır. Halay adımları genelde ayak figürlerine dayanır. Bu bölgelerde her ilin kendine has halay oyunları derlenmiştir. Halay, davul ve zurna ile çalınan müzikler eşliğinde oynanır.


14 Mayıs 2011 Cumartesi

AKDENİZ BÖLGESİ




 HALK OYUNLARIMIZDA KAŞIKLI OYUNLAR

Kaşık amaç değil ses katan,ahenk katan bir araçtır bence.Kaşık kullanımı belli bir yörede çıkmış ve yörük obaları ile yayılmış görünüyor.Ayrıca kaşığın belli bir coğrafyası da mevcut.Kıyı Ege'de,ağır zeybek bölgesinde yaygın değil mesela.

Balıkesir'in Dursunbey ilçesi başta olmak üzere dağlık Bigadiç,Sındırgı,Kepsut ilçeleri ve Susurluk'un bazı köylerinde kök boyalı,renk renk püsküllü kaşıklar çok yaygın kullanılır.Özenle şimşir ağacından yapılır ve kök boyası ile boyanır.Kadın erkek her oynayan kaşık kullanır.

Bursa'nın dağ yöresinde,Bilecik'te,Eskişehir'de de kaşık kullanılmaktadır.Ayrıca Bolu yöresi oyunlarında da kaşık yaygındır.Eskişehir'de kaşıklar sapları avuç içine gelecek şekilde tersinden tutularak oynanır mesela.

Toros yörükleri de uzun saplı kaşıklar kullanır.Silifke ekiplerinde bunu görürüz.Konya'nın kaşık havaları da meşhurdur.

Şu da çok ilginçtir ki bazı yörelerde kaşık bölgesi ile kaşık kullanılmayan bölge bıçakla kesmiş gibi belli sınırla ayrılır.Balıkesir bunlardan biridir.Kepsut'un 5 km doğusunda dağlık bölge başlar ve buradaki köylerde birden kaşık enstrümanı yaygınlık kazanır.5 km batıda ve daha batıdaki ova köylerinde kaşık kullanılmaz.Bu da çok ilginçtir.
  Teke yöresi oyunları (Burdur, Denizli, Antalya) ise kaşık ile oynanmakla birlikte Eskişehir, Balıkesir yörelerinde oynanan "kaşıklı zeybek"ten farklılık göstermektedir.Kaşıklı oyunlar genellikle Yörük ve Türkmen kültürü ile bağlantılı olarak bir dağ oyunu teması içerebilir ya da erkekler arasında bir eğlence toplantısı özelliği taşıyabilir.

Yörede 9/8’lik ölçüde oynanan kaşık oyunları:

• osman efem ( erkek-kadın karma oynanır )
• osmanımın tesbihi ( kadın oyunu )




                                                                   TEKE ZEYBEĞİ


 Teke Zeybeği: 9/8'lik ölçüyle çalınan en hızlı zeybek türü olup; Sarı Zeybek, Şu Dirmilin Çalgısı, Haymanalı, Kozağaç Zeybeği gibi çok değişik ezgileri vardır.

Teke Zeybeğinde başlıca figürler: Çiftli yürüme, tekil yürüme, dönme, çökme ve dönerek çökmeden oluşur. Erkek ve kadınların kolları birbirinden farklıdır.

Teke, Türkiye'nin Batı Akdeniz olarak da bilinen Göller Yöresi, Antalya'nın batısı ve Fethiye çevresinde oynanan oyunların (Teke yöresi) genel adı. Oyunlar zeybek karakteri taşımasına rağmen oldukça kıvraklaşmıştır. Bu oyunlar bu yöreye gelen Türkmen-Yörük aşiretleri tarafından üretilmiştir. Bölgede eskiden bulunan yerel zeybek motifleri ile göçebe motifler birleşmiş ve özgün bir kültür ortaya çıkmıştır. Oyunlar hayvan taklitlerinden de etkilenmiştir. Aslında zeybekoyunlarının içerisinde incelenmekte olup onun alt bir dalıdır. Türkiye çapında en çok bilinen oyunu teke zortlatmasıdır. Bu tür oyunlarda sipsi ön plana çıkar.
Bu oyunları oynayan etnik grup: Türklerdir.

Teke oyun bölgesinin yöreleri
Teke oyunları, altı yöreye ayrılmaktadır:
  • Afyon Yöresi
  • Antalya Yöresi
  • Burdur Yöresi
  • Denizli Yöresi
  • Isparta Yöresi
  • Muğla-Fetiye Yöresi
Yörede 9/8’lik ölçüde oynanan, teke zeybekleri olarak adlandırılan oyunlar:

Yörede teke zeybekleri, aynı adım yapısına sahip olup (kadın-erkek karma) genel olarak aşağıdaki oyun müzikleri ile oynanmaktadır.

• antalyanın mor üzümü
• toronlar
• gökte yıldız
• karinom
• haymanalı
• şu dirmilin çalgısı
• hükümet
• yaylalarda gezersin
• kozağacı zeybeği
• oğlanın adı ali mülazım
• cemilem
• sarı zeybek
• gel ayşem
• mini mini metelik

KARADENİZ BÖLGESİ

                                      

Horon Kemençe eşliğinde Horon oynayan Karadenizliler

Horon veya bazı yörelerde horom, Doğu Karadeniz bölgesi'nde oynanılan geleneksel halk danslarının genel adıdır. Samsun ilinin doğusundan başlayarak Ordu, Giresun, Trabzon ve Artvin sahili ve kısmen iç kesimlerde oynanan çevik hareketli oyunlardır. 

KARADENİZ HORONU


Halk oyunları bakımından Horon yöresındedir.Karadeniz’in bu şirin kentinde danslar kadın ve erkekler tarafından ayrı ayrı yada birlikte icra edilir.Erkek danslarındaki hareketli,sert figürler kadın danslarında aynı hareketlilikte fakat daha yumuşaktır. Türkler Doğu Karadeniz bölgesine yerleştiklerinde yabancı olmadıkları bir doğa parçasıyla karşılaşırlar. Yöre çok engebeli, sarp, dik ve dağlıktır. Öte yandan bölgeyi kuzey yönünde baştan başa kuşatan, sürekli dalgalı ve hırçın bir deniz vardır. Bu acımasız özellikleri içeren bir doğa üzerinde mücadele veren insanların tipik, yöreye özgü Folkloru ve Halk Oyunları da böylece oluşur. Dogu Karadeniz yöresindeki oyunların özgün çalgısı kemençedir. Ancak horonlar açık yerlerde ve köy meydanlarıda cura, davul ve zurna ile oynanmaktadır. Oyuncuların birbirine tutunarak dizi biçiminde ve disiplinli bir şekilde oynadıkları horonların bazıları türkülüdür. Horonlar açık havada, dügünlerde 20-30 kişi çember şeklinde tutunarak oynanır. Çemberin içinde bulunan kemençeci aynı, zamanda horonu yönetir. Horon genellikle davul, zurna, kemençe veya az da olsa kaval eşliğinde insanların kol kola tutuşarak sağa doğru hareket etmek suretiyle, çalgı aletlerinin ritmine uyularak dizlerin gevşeyip toplanmasıyla oluşturulan kıvrak ve canlı hareketler topluluğu sonucu meydana gelir. "Horon tepme" şeklinde konuşulur. Komutla oynandığı gibi kız (bayan) horonlarında komuta bağlı kalınmadanda oynanır. Kasaba ve şehirlerde oynanan horonlar kopmadan sürdürülen bir bütün, birbirine baglanarak oynanan bir potpuri gibidir. Yörede kız ve erkekler horonları bir arada oynadıkları gibi ayrı gruplar halinde de sürdürebilirler.

Horonların Oynandığı Yerler Ve Etkilendiği Unsurlar:
Horonun atik, kıvrak ve çabuk hareketleri, suyun kaynaması hamsinin kıvrak hareketleri insanlarının atik ve çevik olduğunu anımsatır. Kızlı erkekli olduğu gibi sade kız; sade erkeklerce de oynanabilir. Kız ve erkek horonları oynanırken becerikli ve gönüllü kişilerce mahalli türkü eşliğinde de oynanabilir.Horonlar neşeli zamanlarda; Bayram, düğün, dernek, askere uğurlama ve arkadaşlar arasında düzenlenen eğlencelerde oynanır. Yürekleri dolduran coşkular, sevinçler buralarda horona dönüşür. Nerede bir durak, bir oturak yeri varsa orası ''HORONDÜZÜ'' dür. üstünde horon oynanmayan tek bir düzlük yoktur Karadeniz'de...Horon Karadenizin soluk alışı, yürek atışı, dalgalanışıdır. Horon doğa ile insanın elele, kol kola şahlanışıdır. Karadeniz'e özgü horonun yapısında tarım kültürünün varlığı apaçık ortadadır. Horonda görülen öne eğilmeler ve kolların öne uzatılıp sallandırılması; tarlada kazma ile çapa yapılması gibidir. Horoncuların el tutması ve hamle yapmaları ile belcilerin ''VOL ATMA'' hamleleri aynıdır. Karadeniz'de yalnız başına iş yapmak çok zor olduğundan horon; Karadenizlinin her işte elele verilmesini, birlikte çalışmaya duyduğu ihtiyacı anlatmasıdır. Doğa yapısının sert ve dağlık oluşu, denizinin ve havasının kararsızlığı horon oyunlarında göze çarpar.Bayanlar, zaten folklorik kıyafet giyen giysilerle erkekler de ise beyaz gömlek üzerine siyah veya lacivert yelek ve pantolon beyaz çorap siyah ayakkabı giydikleri bunları tabanca ve köstekli saatle süslenerek oluşan görüntüler hakimdir.

Horonlar Üç Bölümden Oluşur:
1. DÜZ HORON BÖLÜMÜ: Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda oynanır. Bundan ötürü oyunun bu bölümüne ''ağır horon bölümü'' de denir. Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur. Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular da o kadar kıvrak ve hareketli olurlar. Ritim arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar. Gelen komutla ''yenlik yenlik'' ''alaşağı'' ya da ''ufak ufak'' diğer oyuncular da uyarılarak doğrudan sert bölüme geçildiği gibi yenlike bölüme de geçilir.

2. YENLİK BÖLÜMÜ: Kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir. Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır. Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir. Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır. Komutçudan gelen ''alaşağa'', ''aloğlum'', ''kimola'', ''taktum'', ''yıkoğlum'' veya ''ıslık'' şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir.

3. SERT BÖLÜMÜ: Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. Omuz sallamalar daha seri, ayaklar yere daha sert basar. Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bir bölümdür. Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.

                                                                   KOLBASTI

SlideView   

                                                                                                                      

KOLBASTI (Fingil-Metelik) 
Fingil (Kolbastı – Metelik) havası çoğunlukla türkülü oyunlardır. Giresun’da bu gün hemen hemen bütün gruplar ya Lazutlar’ı yada Dereboyu Kavaklar’ı kullanırlar. Bunlar çoğunlukla popüler olduğu ve insanların kulağında ezgileri zaten var olduğu için icrası da kolay olduğundan çokça rağbet görür. Oysa Giresun’da daha bir çok fingil havası türküsü vardır. Özellikle Sokakbaşı Meyhane, Oy Bahçenize Ben Giremedim vb. daha bir çok türkü mevcuttur. Bunlar halk oyunlarında da kullanılabilen türkülerdir. Ancak sorulduğunda özellikle Sokakbaşı Meyhane türküsünü halk oyunu olarak çok ağır bulurlar. Bu sebepten kullanmazlar. Fakat eskiyi araştırdığımızda bu oyunun zaten ağır, aheste oynandığı söylenir. Halk oyunları müzikleri bazen metronomları artırılarak çalınır. Ancak bazıları buna müsait değildir. Bu müsait olmayanlardan birisi olan “Sokakbaşı Meyhane” isimli Fingil oyun havasıdır. Sözlü oyun grubuna girer.
  Bu oyuna Kol Ağası da denilmektedir. Genelde 2 ve 4 zamanlıdır. Bolu yöresindeki bazı oyunlara benzemektedir. Genelde Lazutlar türküsüyle oynanır. 4 zamanlıdır. Bazı Yörelerde; zağma, bildiş oyun havası diye bilinen bu tür oyunlar ve müzikler Giresun yöresinde karşımıza Kolbastı ve Metelik olarak çıkar. Kol deyimi kolcudan gelmektedir. Cumhuriyetten önceki ve de sonraki o dönemlerde; gümrük görevi, polis görevi ve jandarma görevi verilen görevliler vardı. Hatta kişilere ormancı görevi de verilirdi.Karakol ismide buradan gelir. Kara üzerinde ve şehir içinde görev yapan emniyet ve asayiş birimi. Kolcu ise şehir dışında köylerde, kırsal kesimde mermi, silah, tütün, uyuşturucu, alkollü içecekler kaçak ağaç kesme vb. davranışları durdurmakla ( bugünkü köy korucusu) görevli kişilerdi. Bunlar; mert, korkusuz, silahlı ve atlı gezerler. Çünkü görev alanları çok geniştir.
Cumhuriyet öncesinde işret (alkollü içki) yasak olduğundan bu defa yöre delikanlıları da aksine sazlı ve sözlü içki muhabbeti yaptıklarından; işte çoğu zaman kolcularca baskına uğrarlardı.
Muhabbet yapan yöre delikanlıları cesur, yiğit ve atak olmak zorundaydılar. Çünkü, her an baskına uğrayacakları için silahları da vardı. Başka bir eğlence şekli olmadığından yasakla vicdanları arasında bir çeşit savaş verirlerdi. Zamanla baskın yapa yapa ve zamanla basıla basıla kolcu ile yöre delikanlıları birbirlerini görmezlikten gelirler ve arkadaş olurlardı. İşte bu her iki insanın oyunlara karışması hatta oynaması ile oluşan ve oynanan bir oyun olduğundan buna zamanla kol havası, kol oyunu veya kolbastı denilmiştir. Kol havasının bir çeşitlemesi de Fingil ve Meteliktir.
Oyun 2 ve 4 zamanlıdır. Figür genişliği pek yoktur. Bağlama en çok kullanılan enstrümandır. Müzikle ayak figürleri uyumludur.
Kullanılan müzikler; Oy Bahçenize Ben Giremedim, Lazutlar, O Yaylanın Çimenine, Sokakbaşı Meyhane